BUGÜN YENİ BİR HAYATA BAŞLIYORUM

03.11.2013 20:33

Hazreti mevlana şöyle demektedir;”Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa yazık.her an her nefeste yenilenmeli.Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden ölmeli.”

Çoğumuz daha yolun başında bir sıkıntı ile karşılaşınca hemen pes eder,devam etme cesaretini bulamaz ve eski halimize kader deyip,ilerlemekten vazgeçeriz.Acı çekmeye devam eder,kurtuluşu aramaktan vazgeçeriz.nedenlerini araştrımadan neden bu durumdayım nerde hata yaptım demekten korkarız.Oysa yola devam etmeyi deneseydik hatalarımzı bulup farkında olarak yeniden yaşamaya devam etmek isteseydik her şey bambaşka olacaktı.

Yine size Sayın Arzu Bıyıklıoğlu’nun bu konuyla ilğili güzel ve gerçekten sizi yeniden hayata bağlıyacak sizi cesaretlendirecek bir yazısını aktarıyorum”

 Kartallar kuşlar arasında en uzun yaşayanlardandır. 70 yaşına kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak isteyen kartalın 40 yaşlarında çok ciddi ve zor bir karar vermesi gerekir. Çünkü bu yaşlarda kartalın gagası uzunlaşıp göğsüne doğru kıvrılır, pençeleri sertleşir, kanatları ağırlaşır ve tüyleri kartlaşır. Avlanması, uçması sorun olmaya başlar, çünkü güçten düşer. Dolayısıyla kartal ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve sancılı sürecini göğüsleyecektir.
Değişip, yeniden doğuşu seçen kartal dağın tepesinde kayalıklarda bir yuvaya çekilir. Gagasını sert kayaya vura vura söker ve bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıkınca , yeni gagasıyla pençelerini söker. Yeni pençeleri çıkınca da onlarla kartlaşmış tüylerini yolar. Bu değişim süreci aşağı yukarı beş ay sürer. Ama kartal sonunda kendisine en az 20 yıl daha bağışlayan yeniden doğuşunu gerçekleştirir ve zafer uçuşuna hazır olur.
Kartalların hayata yeniden doğmak için verdikleri mücadele ne kadar da biz insanlarınkine benziyor değil mi ? Biz de yeni bir hayata kanat açmak istediğimizde, aynı kartallarınki gibi sancılı bir değişim sürecinde buluruz kendimizi.
Kimimiz daha yolun başında, kendinde yeterli sabrı ve cesareti bulamadığı için geri döner. Yola aynı, eski alet çantasıyla devam etmeye karar verir. Acılarından, işe yaramayan inançlarından, kötü alışkanlıklarından vazgeçemez. Kaderini kabul edip, olacakların başına gelmesini bekler. Ve bir gün çaresiz son çırpınışlarıyla mutsuz ve hayallerini gerçekleştirememiş bir şekilde ayrılır bu dünyadan.
Oysa yüreğinde cesareti toplayıp, daha yükseklere, yeni bir hayata kanat açmak isteyenler, acılı da olsa, zor da olasa değişim için kartal gibi kararlılıkla çekilir kendi içdünyasına. Kartalın artık işine yaramayan gagasını, pençesini, tüylerini söktüğü gibi sabırla söküp atar işe yaramayan inançlarını, eski alışkanlıklarını ve acılarını. Yenilerine yer açar, olması gerektiği gibi, ihtiyacı olduğu gibi donatır kendisini. Sancılı ve uzun olsa da dayanır bu değişim sürecine. Bilir çünkü zafer yakında gerçekleşecek, yeniden doğuş başlayacaktır. Ve bir gün beklenen an gelir, değişim gerçekleşir. Artık zafer uçuşuna hazırdır, yenilenmiş bir şekilde, daha güçlü, daha keyifli kanat açar yeni bir hayata.
Değişim hepimiz için kaçınılmazdır. İyi veya kötü, zaten bir şekilde değişiyoruz. Zaman, olaylar, kişiler biz farkında olmasakta bizi bir şekilde değişime itiyor. Madem değişebiliyoruz, neden bunu kendi kararımızla, istediğimiz şekilde yapmayalım ki? Neden farkına vardıkça alet çantamızdan işe yaramayanı çıkarıp yerine yenisini koymayalım ki?
Tek yapmamız gereken, kartallar kadar yürekli olmak, yeni bir hayatı ölmeden istemek, sabırlı olup, emek vermek.
800 Yıl önce Mevlananın bize yaptığı çağrı gibi ” Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden ölmeli.”

—————

Geri


 

Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak

her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah’a inanmaktır
 

Yılmaz Erdoğan